Menzil cemaatinin dini mahkemenin kararını aldığı toplantıda neler yaşandı?
Merkezi Adıyaman’da bulunan ve Türkiye’nin her bölgesinde faaliyet gösteren Menzil Cemaati adlı dini örgüt, hareketin bir önceki lideri Abdulbaki Erol’un 12 Temmuz 2023’teki vefatının ardından miras mücadelelerinde öne çıktı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı “Dini-sosyal kuruluşlar, geleneksel dini-kültürel oluşumlar ve yeni dini akımlar” başlıklı 2019 raporunda, Adıyaman merkezli Menzil cemaati olarak adlandırılan dini yapının “İslam anlayışıyla bağdaşmadığı” belirtildi. Hakikat İslam” ve Türkiye’nin “her bölgesinde faaliyeti vardır”. Hareketin önceki lideri Abdulbaki Erol’un 12 Temmuz 2023’te ölümünün ardından miras mücadeleleri sarsılıyor.
Kardeşi Muhammed Raşid Erol’un 1993 yılında vefat etmesi üzerine cemiyetin yeni lideri kabul edilen ve 2023 yılına kadar 30 yıl boyunca Menzil’i yöneten Abdulbaki Erol’un vasiyetinde ikisi vefat eden sekiz kişi (Seyda Molla Hıdır ve Seyda Molla) yer alıyor. Seyyid Mustafa) Ayrı bir halife atadı.
Bunlardan üçü Erol’un büyük oğlu Muhammed Saki ile diğer oğulları Muhammed Fettah ve Muhammed Mübarek’ti. Diğerleri ise Mersin’de “Seyda Molla Seyyid Mustafa”, Hakkari’de “Seyda Molla Nezir”, Şanlıurfa’da “Seyda Molla Şeyhmus Ertekin” ve Siirt’te “Seyda Molla Abdurrahman” idi. Bu isimlerin tamamı toplumda “Şeyh” olarak kabul edilmektedir.
“Sayed”, Türkiye’de ve Ortadoğu’da Hz. Muhammed’in soyundan gelenleri tanımlamak için kullanılan bir kelimedir.
Abdülbaki Erol’un vefatından sonra görevi devralan kişilere “Halife” tabiri atfedilmektedir. Ancak yukarıdaki isimlerden bazıları Erol’un oğulları Muhammed Saki, Muhammed Fettah ve Muhammed Mübarek kadar ulusal ve hatta uluslararası güce sahip değil.
Erol’un Menzil cemaati aracılığıyla elde ettiği mal varlığını bu üç oğlu da dahil olmak üzere diğer lehdarlara bıraktığı, halife olarak belirlenen diğer isimlerin de “oğullar” konusunda yerelde etkili olduğu söyleniyor.
Gazeteci Timur Soykan, bir haberinde Muhammed Saki Erol’un Menzil köyünün eski camisinde, Muhammed Fettah Erol’un yeni yazlık camide, kardeşi Mübarek Erol’un ise aşağıdaki camide yer alacağını yazmış ve şunları yazmıştı: Saki Erol bu kararını ses kaydıyla topluluk üyelerine duyurdu.
Bir diğer gazeteci Ruşen Çakır ise Abdulbaki Erol hayattayken Semerkant Vakfı, Semerkant TV ve şirketlerin Mübarek Erol’a bırakıldığını iddia etti.
Çatışmanın yaşandığını gösteren kaydedilen ilk somut olay, Abdülbaki Erol ve ondan önceki liderler zamanında hareketin temeli olarak bilinen Semerkand’ın, yeni gelenlerden Muhammed Saki’nin kurduğu “Serhendi Vakfı” ile parçalanmasıdır. halifeler.
“Dehlevi” adlı yayınevi kurulurken Semerkant, TÜMSİAD, Beşir Derneği ve GENÇKON ile ilişkilerinin kesildiği Serhendi Vakfı aracılığıyla duyuruldu. Muhammed Saki’nin önümüzdeki dönemde bir TV kanalı da kurması bekleniyor.
Bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar, gayri resmi statüye sahip olan ve günümüz Türkiye’sinde geçerliliği bulunmayan Osmanlı İmparatorluğu döneminde şeriat mahkemesinin kararının alındığı toplantı sırasında bu kez kameraya yansıdı. . .
Euronews Türkçe, Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Menzil Köyü’nde gerçekleşen toplantının videosuna ulaştı. Filmde Menzil Vakfı liderleri Muhammed Mübarek Erol ve Muhammed Fettah Erol kardeşler ile Serhendi Vakfı kurucusu Muhammed Saki Erol, cemaat destekçileri önünde açıkça tartışıyor.
Kararın alındığı toplantıda neler yaşandı?
Cemaatin WhatsApp ve Telegram gruplarından yayınlanan duyuruda, 22 Ekim Salı günü Menzil köyü Menzil camisinde “cemaat huzurunda” toplantı yapıldığı ve Abdulbaki Erol’un çocuklarının bir araya geldiği belirtildi. “tartışmalı konuları değerlendirip karara bağlayacak” bir “tahkim komitesi”. Erol’un atadığı diğer üç halifenin de “yargı makamı” olarak kabul edildiği belirtiliyor.
İsminin açıklanmaması kaydıyla Euronews Türkiye’ye konuşan Menzil cemaatinden bir kişi, Şeriat Mahkemesi’nin kararının, duyuruda “toplantı” olarak anılan toplantı sırasında alındığını söyledi.
Görüntülerde, Serhendi Vakfı lideri Muhammed Saki Erol ile Semerkand Vakfı liderleri Muhammed Mübarek Erol ve Muhammed Fettah Erol, cemaatin önünde çapraz olarak birbirlerine bakacak şekilde aynı sırada oturuyor. Toplantıyı Abdulbaki Erol’un Mersin’deki “halifesi” Seyyid Mustafa yönetiyordu. El Hüseyin olduğu kaydedildi.
Video, Saki Erol’un “sosyal medyada izinsiz paylaşılan” görüntülere ilişkin akıl almaz sözleriyle başlıyor. Daha sonra Seyyid Mustafa El Hüseyni ‘Bismillah’ diyor ve “Kusura bakmayın. Burada konuşmak zorundaydık. Çünkü bu sorunu çözmek için gökten melekler gelmeyecek. Bu sorun, kalan miras kanununa göre çözülecek” diyor. Bize Peygamber Efendimiz tarafından ulaştırıldı.”
Besmele İslam kültüründe erken dönem bir ifadedir. Kelime anlamı olarak “Bismillahirrahmanirrahim” diye söylenir ve “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” anlamına gelir. Müslümanlar bir işe başlamadan önce bu ifadeyi kullanarak Allah’tan yardım ve bereket dilerler.
“İster mülkün vasiyeti olsun, ister tahsis edilmiş olsun, isterse elinde olan şey olsun, bu sorunların nasıl çözüleceğine dair herkesin şeriatta delilleri vardır. Bunlar kişinin ne zaman bilmesi ve anlatması gereken şeylerdir. Müslüman ölürse, şeriata göre geride bıraktığı mallara kimse dokunamaz, “Diğer mirasçıların rızası alınmadıkça, aksi takdirde bunların kullanılması caiz değildir” diye devam ediyor.
Bu sırada kameralar Menzil köyündeki yeni cami ve altındaki camide konumlanan Muhammed Mübarek Erol ve Muhammed Fettah Erol’a odaklanıyor. Seyyid Mustafa El Hüseyni’nin yaptığı bu açıklamaya her ikisinin de sanki ağabeyleri Muhammed Saki Erol’un “yanında”ymış gibi güldüğü görülüyor.
Seyyid Mustafa El Hüseyni şöyle devam ediyor: “Bu amaçla gerekirse bazı yerler kullanılabilir. Bunun bir an önce kabul edilmesi zorunludur. Bunu geciktirmek caiz değildir.”
Bu uyarının ardından toplantıda alınan kararı şöyle açıklıyor: “Birincisi Abdülbaki Erol’un bıraktığı miras, vakıf, tekke, medrese, cami ve diğer şeyler bu taksimin içine giriyor. Mülkiyet Şafii mezhebinin fıkhına göre yapılacaktır.”
Bu noktada Seyyid Mustafa El Hüseyni’den söz alan Muhammed Saki Erol, “Gerekirse dört mezhep fıkhına göre mal paylaşımı yapılabilir” diyor ve “Mümkün” diye cevap veriyor.
Daha sonra Seyyid Mustafa Al Husseini kararı açıklamaya devam ediyor: “Üç, malların dağıtımı kurallara göre yapılacak.” Fıkıh terimi olan “esah kavla”, bir şeyi söylendiği veya beklendiği gibi yapmak anlamına gelir.
“Dördüncüsü, eğer bir nas bulunamazsa, şeriata aykırı olmayan gelenekler uygulanacaktır. Beşi, her iki tarafın sözlü, yazılı beyanları alınacak ve imzalanacak. Altı, her iki taraftan da birer heyet oluşturulacak. Yedi, beyanlar üç halifenin gözetiminde yapılacak ve her iki tarafın beyanları alınacak. Son kararı üç halife verecek Sekiz, bu her iki tarafın heyetidir ve üç halife söz verecektir: “Söz veriyorum. Allah’a hiçbir hurafeye meyletmeyeceğim, gerçeği ispat etmeye çalışacağım.” Dokuz, her iki taraf da: “Kararını kabul ediyorum” diyecek ve heyete hiçbir baskı yapılmayacaktır.”
Euronews’e konuşan Türk kaynaklar, Muhammed Saki Erol’un şeriat mahkemesinden yana olduğunu ve “kardeşlerle anlaşma sağlanamaması durumunda Türk yargısına başvurulacağını” söyledi.
Saki Erol’un bu şekilde “sorunu aile içinde çözmeye çalıştığı” belirtildi.
Türkiye’de şeriat mahkemeleri var mı?
Şeriat mahkemeleri, Osmanlı İmparatorluğu döneminde özel ve kamu hukuku kapsamında Müslüman davalarına bakan mahkemelerdi.
1868-1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından hazırlanan ve 1851 maddeden oluşan Mecelle kitabı, kadılarla yönetilen dini mahkemelerin ana kaynağıydı. Kitapta aile hukuku, miras, borç ve mallara ilişkin hükümler yer alıyordu.
1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile Mecelle ve Şeriat mahkemeleri kaldırıldı.
Bu yasayla birlikte eski yargı sistemlerinin yetkileri laik hukuk sistemine geçmeye son verdi.
Bu nedenle Türkiye’de medeni hukuk, ticaret hukuku ve ceza hukuku gibi alanlarda laik mahkemeler geçerli hale gelmiştir.
Anayasanın değişmez olan ikinci maddesinde Türkiye’nin “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olduğu belirtiliyor. Dokuzuncu maddesinde “Yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından kullanıldığı” belirtiliyor.
Devam eden 10. maddede ise “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” vurgusu yapılıyor.
Türk Medeni Kanununun (TMK) birinci maddesinde başvurunun gerçekleştirilme yöntemleri ve başvurulacak kaynaklar şu şekilde özetlenmiştir: “Kanun, lafzı ve özü itibarıyla etkilediği her konuda uygulanır. Varsa Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim örf ve adet hukukuna göre karar verir, aksi durumda ise “Hakim, kanun koyucu olsaydı vereceği kurallara göre karar verir. Kararını verirken bilimsel tavsiyelere ve yargı kararlarına güveniyor.”
Diyanet raporu Menzil cemaati hakkında ne diyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2019 yılında hazırladığı “Dini-sosyal kuruluşlar, geleneksel dini-kültürel oluşumlar ve yeni dini akımlar” başlıklı raporda Menzil cemaatinin, “en fazla taraftara sahip dini yapı” olduğu belirtiliyor. benzer yapılara sahip olan ve kendisini rüyalara, mucizelere ve efsanelere adamış kişilerdir. Büyük önem verdikleri grubun “gerçek İslam anlayışıyla bağdaşmadığı” ve “halk arasında hızla yayıldığı” iddia ediliyor.
Son bölümde yapılan analiz şu şekildedir: “Son dönemde Menzil grubunun bürokratik düzeyde örgütlendiği ve kamu sektöründeki etkinliğinin arttığı yönünde kamuoyu kendini ifade etmeye başladı. Bu gösterinin, eğer doğruysa orta ve uzun vadede ülkemize sıkıntı yaşatacaktır.”